Şanlıurfa, 20 Ağustos (Hibya) – Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Esra Yüksekkaya, maymun çiçeği virüsüne ilişkin bilgi verdi.
Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevli enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Yüksekkaya, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) 14 Ağustos 2024 tarihinde M-Çiçeği salgınını uluslararası öneme sahip bir halk sağlığı acil durumu olarak ilan etmesi üzerine, virüs ve hastalığa dair açıklama yaptı.
Dr. Yüksekkaya, 2022 yılında dünya genelinde 116 ülkeden bildirilen maymun çiçeği vakalarının ardından DSÖ'nün halk sağlığını tehdit eden acil durum ilan ettiğini ancak 10 ay sonra hastalığın kontrol altına alınmasıyla bu durumun Mayıs 2023'te kaldırıldığını belirtti. Yüksekkaya, ancak ağustos ayı itibarıyla vaka sayılarındaki artış nedeniyle yeniden küresel acil durum ilan edilmesinin kaçınılmaz hale geldiğini ifade etti.
M-Çiçeği virüsünün Orta ve Batı Afrika'nın tropikal yağmur ormanlarında endemik olarak görülen ve zaman zaman diğer bölgelere yayılan viral bir zoonotik hastalık olduğunu belirten Yüksekkaya, hastalığın ilk olarak 1958'de maymunlarda saptandığını, cilt bulgularının çiçek hastalığına benzemesi nedeniyle “maymun çiçeği” olarak adlandırıldığını söyledi.
Dr. Yüksekkaya, M-Çiçeği virüsünün, insan çiçek virüsü ile aynı aileden gelen bir DNA virüsü olduğuna dikkati çekerek, hastalığın çiçek hastalığına göre daha az bulaşıcı ve hafif seyirli olduğunu ifade etti.
Afrika'da M-Çiçeği virüsünün hayvanlardan insana bulaşmasının enfekte hayvanların kan, vücut sıvıları, deri veya mukoza lezyonları ile temas veya ısırık yoluyla gerçekleştiğini açıklayan Dr. Yüksekkaya, enfekte hayvanların çiğ veya az pişmiş etlerinin tüketilmesinin de risk faktörü olduğunu belirtti.
Dr. Yüksekkaya, M-Çiçeği hastalığının ateş, baş ağrısı, yorgunluk, yaygın vücut ağrısı, lenf bezlerinde şişlik ve cilt lezyonlarına neden olduğunu dile getirdi. Yüksekkaya, belirtilerin virüsle temastan 1-2 hafta sonra ortaya çıktığını ve ciltteki döküntülerin genellikle yüz, kol ve bacaklarda görüldüğünü ekledi.
İzolasyon süresinin, cilt lezyonlarının ortaya çıkışını takip eden 21 gün boyunca devam etmesi gerektiğine değinen Yüksekkaya, evde izolasyon durumunda ise kişinin kendini bir odada izole etmesi, banyo ve tuvaletin ayrılmasının önerildiğini belirtti.
SANAYİ HABER AJANSI
SAVUNMA GAZETESİ