İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Anadolu Yakası İnşaat Müteahhitleri Derneği’nin (AYİDER) “100. Yılında Yeşilkent İstanbul” başlıklı etkinliğine katıldı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, AYİDER’in ‘100. Yılında Yeşilkent İstanbul’ başlıklı etkinliğinde konuştu. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulan ‘Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’ uygulamasını eleştiren İmamoğlu şunları söyledi:
“O kadar ucu açık bir kavram ki. Yani TOKİ gibi bir kurum daha: Kentsel Dönüşüm Başkanlığı. Her şeyi yapabiliyor! Biz Şehircilik Bakanı’na bambaşka bir şey anlattık mesela. Çok da sıcak baktı. Bunun bir kanunla bile desteklenmesi gerektiğini biz kendisine ifade ettik. Hatta birkaç yerde buna olumlu cevap da ve açıklaması da oldu Sayın Bakan’ın. Sizlerin bile içinde olduğu bir mekanizmanın, bilgi paylaşımının seri yapıldığı, bir sahanın olgunlaşmasını istedik. Şeffaflık istedik. Ama şeffaflık yerine ne tercih ediliyor? Büyükşehir Belediyesi’ni bile yok sayan bir sistem tercih ediliyor. Bütün bunlar sıkıntılı işler. Bunların hepsini çözebilecek yöntemler var sevgili dostlar. Tek koşul var: Paylaşmak. Kamu yöneticisinin beyninin arka kısmında başka bir hesap olmayacak. Hesap net: Milletin lehine, milletin çıkarına, bu milletin hayatını koruyacak, geleceğini güzelleştirecek usul ve üslupla yöntem bulma meselesi. Ama tercih, başka yönde”
Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da Kadıköy Büyük Kulüp’te düzenlenen etkinlikte İmamoğlu’na eşlik etti. AYİDER Başkanı Hakan Şişik’in konuşmasının ardından mikrofona gelen İmamoğlu, tüm katılımcıların Cumhuriyet bayramlarını kutladı. İstanbul’un, öğrenciler ve yoğun mülteci göçünün de katkısıyla yaklaşık 20 milyonluk bir megakent olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Kentimiz, dünyayı etkileyen her krizden etkilenme riskine sahip bir kent. Mega şehirler, büyük şehirler, dünyanın şu anda çok büyük bir nüfusunu barındıran kentler ve bu kentlerin bildiğimiz önemli sorunlar var. İklim krizi, ekolojik krizin, aynı zamanda hele hele yoksullukla beraber bir araya geldiğinde, o kentlerde ciddi bir yaşam sorunu, yaşam kalitesi sorunu var. Bu krizler üst üste gelince, bir de bu şehirlerde bir konut krizi de yaşanıyor” dedi.
“İstanbul veya türkiye'nin her yerinde, yaklaşık 16-17 kurum imar planı yapabiliyor”
“İstanbul veya Türkiye'nin her yerinde, yaklaşık 16-17 kurum plan yapabiliyor, plan iptal edebiliyor” bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Bir yerde, hiç bilmediğiniz bir noktada, bir anda bir imalatı başlatabiliyor. Bunlar işte TOKİ, Şehircilik Bakanlığı, İller Bankası, Özelleştirme İdaresi, ilçe belediyesi, Büyükşehir Belediyesi vesaire vesaire. Bu karmaşık dönem, ne yazık ki bu son dönemin bir ürünü. Sebebi şu: Siyasi şekillere göre, siyasi sonuçlara göre bir şekil alma meselesi. Bu anlamda geri dönülemez tahribatlara sonuç veren bir durum. İstanbul'da, özellikle Cumhuriyetin süreçlerine baktığımızda, ki ilk yıllarında Mustafa Kemal Atatürk, dünyanın belki de en öncü plancılarıyla genç Cumhuriyet'in iyi planlanmasına yönelik 1920’li, 30’lu yıllarda adım atan bir liderlik gösterirken, ne yazık ki son 20 yılda -iyi yapılan işleri bir yere koyuyorum, ben bunları söylemekten asla imtina etmem- büyük oranda kentlerimizin yozlaşmasına, kötü şehirleşmeye zemin oluşturmuşlardır. Ve bu oluşan zemin, kenti zorda bırakmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Kentsel dönüşüm başkanlığı” eleştirisi
Göreve geldikten sonra “İstanbul İmar Yönetmeliği”ni sıfırdan çalıştıklarını belirten İmamoğlu, şunları kaydetti:
“Biz, şunu söyledik: ‘İstanbul'a özel bir çalışma yapalım. Ama bu çalışma öylesine şeffaf, öylesine kolaylaştırıcı olsun ki; biz içinde olalım, siz içinde olun. Yönetelim. Modere edeni siz olun. Kararların hızlı çıkması konusunda özenli davranalım.’ Bu 3’te 2 çoğunluğunun azaltılmasını sunduğumuz raporda bizim vardı. Buradan iki-üç tanesi alındı. Onun dışında bir tane Başkanlık kuruldu. ‘Hayır’ dedim, ‘Biz, bir konsey gibi, İstanbul Deprem Konseyi gibi, adı başkanlık olur, kurul olur, komisyon olur, konsey olur, her neyse… Sizlerin bile içinde olduğu bir mekanizmanın, bilgi paylaşımının seri yapıldığı, bir sahanın olgunlaşmasını istedik. İşte bir bina yıkılacak neredeyse insanların başına. Yıllardır boşaltılamıyor. Biliyoruz, yaşıyoruz bu sorunları. Bunları da ortadan kaldıran ama şeffaf olan. Ama şeffaflık yerine ne tercih ediliyor? Büyükşehir Belediyesi’ni bile yok sayan bir sistem tercih ediliyor. Bütün bunlar sıkıntılı işler. Bunların hepsini çözebilecek yöntemler var sevgili dostlar. Tek koşul var: Paylaşmak. Bir de şurada başka bir hesap olmayacak. Yani kamu yöneticisinin beyninin arka kısmında başka bir hesap olmayacak. Hesap net: Milletin lehine, milletin çıkarına, bu milletin hayatını koruyacak, geleceğini güzelleştirecek usul ve üslupla yöntem bulma meselesi. Ama tercih, başka yönde.”
SANAYİ HABER AJANSI
SAVUNMA GAZETESİ