İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin kasım ayı olağan toplantısı, “21’inci Yüzyılın Yüksek Teknoloji ve Yeşil Ekonomiye Dayalı Sanayisini Oluşturmak İçin Devlet-Özel Sektör İşbirliğini Geliştirmenin Önemi” ana gündemi Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz’ın başkanlık ettiği, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz konuk olarak katıldı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüz yılının ilk meclis toplantısına İSO Yönetim Kurulu Üyeleri, İSO Meclis Üyeleri ile birlikte Meslek Komiteleri Üyeleri katıldı ve 55 meslek komitesini temsilen sanayi sektörünün sorunlarını ve çözüm odaklı önerilerini kapsayan 14 sunum yaptılar. İSO kasım ayı olağan Meclis Toplantısı’nı çok sayıda basın mensubu da ilgiyle takip etti.
T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ana gündem maddesine ilişkin yaptığı konuşmada “Son 20 yıl içerisinde dünyanın yıllık büyüme performansı ortalama yüzde 3,6 seviyelerinde gerçekleşti. Türkiye ise aynı dönemde yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüdü. Yani küresel büyümenin aşağı yukarı yüzde 1,8 puan üzerinde bir ortalama ile ilerleme kaydetti. Son üç yıla baktığımızda ise küresel büyümenin yüzde 7 seviyelerinde olduğunu görüyoruz. Türkiye ise aynı dönemde yüzde 20’ye yakın bir büyüme yaşadı. Ekonomik büyüme açısından güçlü bir görünüme sahibiz. Bu süreçte düşük-orta gelirli ülkelerden orta-yüksek gelirli ülkeler kategorisine yükseldik” ifadelerini kullandı.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, kasım ayı Meclis Toplantısı konuşmasında, ““Türkiye’nin uzun vadeli geleceğini güçlü bir şekilde dizayn edebilmek için 21’inci yüzyıla özgü ‘Girişimci Devlet Paradigması’ eşliğinde mutlaka farklı ve güçlü yatırımlara ihtiyacı var. Kaynaklar doğru ve verimli kullanılmalı. Bizler ülke olarak en önemli kaynak aktarımını, Türkiye’nin yarınlarını oluşturacak, katma değerler verecek, döviz yaratacak, nitelikli istihdam yaratacak olan sanayi yatırımlarına yoğunlaştırmalıyız. Ayrıca yeşil girişimlerin gelişimi konusunda kaynak ve finansman açığı sorunu da henüz çözülebilmiş değil. Bu bağlamda sürdürülebilir finansmanı destekleyecek ve yeşil yatırım ortamını güçlendirme konusunda kamunun üstleneceği öncü ve yol gösterici rol de son derece değerli olacaktır” dedi.
İSO kasım ayı Meclis Toplantısı’nın açılışı, İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz tarafından gerçekleştirildi. İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz gündem maddesine ilişkin yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Türkiye’nin ekonomik yapısı uzun süredir bir gelecek sorunu olarak tartışılıyordu, ancak yapılan seçimlerin sonrasında yenilenen kadroların rasyonel bakışıyla birlikte paradigma değişikliği yaşanmaya başladı. Bu kapsamda yapısal sorunların ve sanayi politikalarının artık merkezde yer alıyor olması ile birçok konuda iş dünyasının görüşlerinin alınması, gereken ölçüde uygulanan politikalara dahil edilmesi, ekonomi yönetimine olan güven problemini de pozitif yönde etkilemesi açısından tüm kesimlerde memnuniyet ve güvenin artmasına her geçen gün olanak sağlayacaktır. Ancak bu politika kronik olarak bazı gruplarının etkisine, yanlış bilgilere, siyasal yönlendirmeye ve atalet eğilimlerine karşı savunmasız olmamalıdır. Özellikle bu dönemde etkin ve şeffaf bir sanayi politikası süreci ciddi önem taşıyor.
Orta vadeli program (OVP) ile 12.Kalkınma Planı kapsamında belirlenen hedeflere ulaşılması için sanayideki temel beklentilerimiz ve önceliklerimiz; fiyat istikrarı, rekabetçilik, teknolojik gelişmeler, nitelikli işgücü, mesleki eğitim ve sürdürülebilirlik gibi faktörler sektörlerin büyümesi ve gelişmesi için ciddi önem arz ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım özetle her kesim gibi “iş dünyası da ağırlıkla makroekonomik istikrarın sağlanmasını beklemektedir. Bu bağlamda Döviz kurlarının istikrarlı olması, enflasyonun kontrol altında tutulması ve ekonomik dalgalanmaların minimize edilmesi, sanayideki firmalarımızın ulusal ve uluslararası pazarda rekabet edebilme yeteneklerini artırmak için maliyet etkinliği, kalite standartlarına uyum, inovasyon ve verimlilik yönünde teknolojik ilerlemeye ayak uydurabilmek için sürekli olarak yeni teknolojilere yatırım yapabilmek isteğini artırmaktadır. Bu sebeple AR-GE faaliyetleri, dijitalleşme, yenilenebilir enerji, geri dönüşüm ve otomasyon alanındaki yatırımlara devletimizin desteklerinin daha fazla artırmasını talep ediyoruz.”
T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İSO kasım ayı olağan Meclis Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “İSO’ya geçmişte de çeşitli ve vesilelerle geldim. Bakan olarak Genel Başkan Yardımcısı olarak çeşitli ziyaretlerim olmuştu. Her geldiğimizde yeni fikirlerle yeni bakış açılarıyla ayrılıyoruz. Bu vesileyle bu sanayi odamızın kuruluşundan bugüne bütün başkanlarına ve üyelerine katkıda bulunan herkese yürekten teşekkür ediyorum. İSO, ülkemizin sanayi mücadelesinin öncü kuruluşlarından bir tanesi” dedi. Yılmaz konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Cumhuriyetimizin 100’üncü yılındayız. Bu sene büyük kutlamalar yaptık biliyorsunuz. Ben de bazı bakan arkadaşlarımla birlikte bu kutlamaları izleme imkanına sahip oldum. 100 yıllık Cumhuriyetimiz var, 100 yıllık bir birikime sahibiz. Bu 100 yıllık birikim ve tecrübeyle birlikte Türkiye Yüz Yılı’na emin adımlarla ilerliyoruz. Tarihimize baktığımızda, Cumhuriyetimizi kuranların ekonomiye ve sanayie ne kadar büyük önem verdiklerini çok iyi biliyoruz. Cumhuriyetin ilanından önce İzmir İktisat Kongresi yapıldı. Burada Cumhuriyetimizin kurucusu, Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çok önemli bir vurgusu var. Diyor ki: “Askeri başarılar ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz.”
Dolayısıyla ekonomiyi konuşurken aynı zamanda ülkemizin birliğini, beraberliğini, bağımsızlığını, egemenliğini, uluslararası alandaki prestijini, konumunu da konuşuyoruz. Ekonomi gerçekten çok önemli bir alan. Özellikle sanayi. Ülkemizin ilk planlama deneyimleri 1930’lu yıllarda sanayi planlamalarıyla başladı. Daha sonra 1960’lı yıllardan sonra kapsamlı kalkınma planları dönemi başladı ama ilk planlamalar birinci ve ikinci sanayi planları gibi, odak noktasında hep sanayileşme oldu. Dolayısıyla bu geçen 100 yılda gerek ülkemize, milletimize hizmet edenlere, özellikle de sanayileşme alanında hizmet eden sanayicilerimize yürekten teşekkür ediyorum ve şükranlarımı sunuyorum.”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, yaptığı sunumda son 20 yılın hem Türkiye’nin hem de dünyanın ortalama büyüme verilerini paylaştı. Yılmaz, “Son 20 yıl içerisinde dünyanın yıllık büyüme performansı ortalama yüzde 3,6 seviyelerinde gerçekleşti. Türkiye ise aynı dönemde yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüdü. Yani küresel büyümenin aşağı yukarı yüzde 1,8 puan üzerinde bir ortalama ile ilerleme kaydetti. Son üç yıla baktığımızda ise küresel büyümenin yüzde 7 seviyelerinde olduğunu görüyoruz. Türkiye ise aynı dönemde yüzde 20’ye yakın bir büyüme yaşadı. Ekonomik büyüme açısından güçlü bir görünüme sahibiz. Bu süreçte düşük-orta gelirli ülkelerden orta-yüksek gelirli ülkeler kategorisine yükseldik” ifadelerini kullandı.
Siyasal ve politika belirsizliklerinin ekonomik aktiviteleri zayıflatan en önemli iki unsur olduğunun altını çizen Yılmaz, gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra belirsizlik ortamının ortadan kalktığını ve gerekli rasyonel adımların ivedilikle atılmaya başlandığını belirtti. Yılmaz, “Siyasi belirsizlik ve politika belirsizliği olmak üzere iki tür belirsizlik sayabiliriz ve belirsizliğin olduğu yerde ekonomik aktivite zayıflıyor. Türkiye’ye baktığımızda, geçtiğimiz mayıs ayı ile birlikte siyasi belirsizliğin sona erdiğini görüyoruz. Hazırladığımız ve kamuoyuna sunduğumuz Orta Vadeli Program ile birlikte politika belirsizliğini de ortadan kaldırdık. Para politikalarımızda sağladığımız güncelleme ve yapısal dönüşüm konusunda irademizi ortaya koyarak, belirsizliği azaltmayı ve öngörülebilirliği artırmayı hedefliyoruz. Böylelikle daha sağlıklı ve sürdürülebilir büyümenin zeminini hazırlıyoruz” dedi.
Ekonomik büyümenin farklı kaynakları olabileceğini ifade eden Yılmaz, bunların tüketim ağırlıklı, üretim ağırlıklı veya ihracat ağırlıklı büyüme tipleri olabileceğini söyledi. Tüketimin de kenara atılamayacağını belirten Yılmaz, açıklanan OVP’de tüketim yerine yatırım, üretim ve ihracatın öne çıktığı büyüme modelini dezenflasyonist politikalarla uyumlu hale getirerek büyümenin mümkün olduğunun altını çizdi. Yılmaz şunları söyledi: “Büyüme denilen hadisenin farklı kaynakları olabilir. Tüketim ağırlıklı da büyüme sağlanabilir, üretim ağırlıklı da. Orta Vadeli Program’da tasarladığımız büyüme ise tüketim yerine yatırım ve ihracat ağırlıklı bir büyüme. Bu büyüme ile dezenflasyonist politika ile uyumlu bir şekilde ekonomimizi büyütmemiz mümkün. Amacımız, istikrar içinde, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyüme gerçekleştirmek.”
İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz, daha sonra gündeme ilişkin konuşmasını gerçekleştirmek üzere İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ı kürsüye davet etti. Türkiye’nin büyük hedefleri olan bir ülke olduğunu ifade eden Erdal Bahçıvan şunlar söyledi:
“Daha hızlı ve daha kaliteli bir ekonomik büyüme, toplumsal refahın artışı, bürokratik engellerin azaltılması, ihracatımızın artması ve daha nitelikli bir kompozisyona kavuşması sadece iş dünyamızın değil bu ülkede yaşayan herkesin ortak dilek ve beklentisidir. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde yüksek teknoloji sanayi ürünlerini yüksek yerlilik oranı ile üretebilmesinin yolu; özel sektörü destekleyecek uzun vadeli, bütüncül ve akıllı politikalardan geçiyor. İşte bu noktada ‘girişimci devlet’ tezi eşliğinde özel sektör-devlet iş birliği ve üretim ekonomisini destekleyecek ‘yenilikçi finansmanın’ önemi ortaya çıkıyor. Girişimci devletten kasıt, geçmişteki devlet anlayışında olduğu gibi devletin her şeye hükmetmesi, her yerin patronu olması değildir. Geçmiş ezber ve ideolojileri dikkate almadan bu yüzyılın şartlarına uyan, özel sektörün tek başına altından kalkamayacağı yatırımlara öncülük ve kaynak sağlayan bir devlet anlayışını öne çıkarmaktır.”
Büyümenin pek çok şeyin anahtarı olduğunu dile getiren Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak onu başlı başına soyut bir amaç olarak tanımlamak, günümüzün sorunlarını açıklamaya ve çözmeye yetmiyor. Geldiğimiz noktada ekonomik büyümenin, ‘yüzde kaçtan’ ziyade ‘nasıl’ sorusuyla birlikte tartışılması gerekiyor. Eğer daha temiz bir çevre, daha nitelikli istihdam, daha yüksek refah sağlamayacaksa ne kadar hızlı büyüdüğümüzün ne önemi var? Altını çizerek vurgulamak isterim ki, yüksek büyüme başlı başına ‘hedefin kendisi’ olmamalı, dijitalleşme, yeşil dönüşüm, teknolojik ilerleme gibi olguların bir çıktısı olarak gerçekleşmeli. Çünkü tüm bunlar, 21. yüzyılda kapsayıcı ve istikrarlı büyüme hedefinin olmazsa olmazları. Özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, bu girişimci devlet anlayışının hiç kuşkusuz en önemli boyutlarından biri de teknoloji odaklı, yeşil ve kapsayıcı büyümenin finansmanı. Zira gelişmiş ülkelerle aramızdaki makası daraltabilmek için hem fiziki hem de beşerî anlamda büyük çaplı sermaye yatırımlarına ihtiyacımız var. Özellikle yeşil girişimlerin gelişimi konusunda ortada büyük bir ihtiyaç ve potansiyel olmasına rağmen kaynak ve finansman açığı sorunu henüz çözülebilmiş değil. Bu bağlamda sürdürülebilir finansmanı destekleyecek ve yeşil yatırım ortamını güçlendirecek kurumsal düzenlemelerin hayata geçirilmesi için, kamunun ve kamuya ait finansman kurumlarının üstleneceği öncü ve yol gösterici rol de son derece değerli olacaktır.”
Türkiye’nin uzun vadeli geleceğini güçlü bir şekilde dizayn edebilmek için 21’inci yüzyıla özgü ‘Girişimci Devlet Paradigması’ eşliğinde mutlaka ve mutlaka farklı ve güçlü yatırımlara ihtiyacı olduğuna vurgu yapan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, “Kaynaklar doğru ve verimli kullanılmalı. İçinde bulunduğumuz dönem, kaynak sıkıntılarının herkes tarafından kabul edildiği bir dönemdir. Önemle vurgulamak isterim ki bizler ülke olarak en önemli kaynak aktarımını, Türkiye’nin yarınlarını oluşturacak, katma değerler verecek, döviz yaratacak, nitelikli istihdam yaratacak olan sanayi yatırımlarına yoğunlaştırmalıyız” ifadelerini kullandı.
Türk sanayisinin rekabet gücünü destekleyecek bütün yapısal politikaları ve sektörel stratejileri hayata geçirmenin en önemli koşullarından birinin, sağlıklı, sürdürülebilir bir makro-finansal istikrar ortamının tesis edilmesi olduğunu kaydeden Bahçıvan özetle şunları söyledi:
“Bu açıdan ülkemizin en acil ekonomik sorunu haline gelen enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğine yönelik verilen mesajlar tüm kesimler açısından çok değerli. Büyüme pahasına enflasyon görüşü ülkemizin yararına değil. Bu görüşü asla kabul etmemeliyiz. Söz konusu mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için, ekonominin sağlıklı işleyişi açısından hayati önem taşıyan kamu maliyesi ve bankacılık sistemi gibi alanlarda da akılcı ve tutarlı politikaların hayata geçirileceğine, böylece büyümenin yüksek olduğu kadar nitelikli ve sürdürülebilir bir zemine oturtulacağına da inanıyoruz. Önümüzdeki süreçte fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesis edilmesi için gerekli adımlar atılırken, diğer yandan üretim hayatımızın bu süreçten olumsuz etkilenmemesi adına sürecin mutlaka “sanayinin finansmanı” hususunu da gözeten dengeli bir yaklaşımla yürütülmesi gerektiğinin de altını çizme ihtiyacını hissediyorum.”
Yapılan konuşmalardan sonra 55 meslek komitesini temsilen sanayi sektörünün sorunlarını ve çözüm odaklı önerilerini kapsayan 14 sunum yapıldı. Sektörlerinin temsilcisi İSO Meslek Komiteleri Üyeleri tarafından yapılan sunumların ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz aktarılan konulara ilgili detaylı değerlendirmeler yaptı ve bu konularla ilgili çözüm odaklı yaklaşımlarını paylaştı. Daha sonra günün anısına Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a İSO Meclis Başkanı Ender Yılmaz ve İSO Yönetim Kurulu Bakanı Erdal Bahçıvan tarafından plaket takdim edildi.
SAVUNMA GAZETESİ