Eski Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel, geçtiğimiz günlerde Çin Medya Grubu’na (CMG) özel bir röportaj verdi.
Eski Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel, geçtiğimiz günlerde Çin Medya Grubu’na (CMG) özel bir röportaj verdi.
Çin’e ilk ziyaretini 40 yılı aşkın bir süre önce gerçekleştirdiğini hatırlatan Wolfgang Schüssel, Çin’in gelir seviyesi düşük bir ülkeden, barışcıl kalkınma yolunda ilerleyerek ABD ve Avrupa gibi büyük güçlerden biri haline gelişine tanıklık ettiğini söyledi.
Guangzhou’da düzenlenen Çin’i Anlamak 2023 Konferansı’na katılan Schüssel, Çin’e dönük önyargıların kaldırılması için ülkeler arasındaki temas ve iletişimin yoğunlaştırılması gerektiğine dikkat çekti.
Schüssel, “Çin’i Anlamak Konferansı iyi bir örnek oluşturuyor. Konferans sırasında gerçekleşen açık, samimi ve şeffaf tartışmalar bize yeni fikirler sundu.” ifadelerini kullandı.
Schüssel, Çin’in şu an en büyük yenilenebilir enerji üreticisi ve yenilenebilir enerjiye en fazla yatırım yapan ülke olmanın yanı sıra, imalatın her alanına öncülük ettiğini kaydetti.
Schüssel, ‘‘Konferans vesilesiyle Çin’in gelecekte iki yönde gelişeceğini öğrendik. İlk olarak, birleşik ulusal piyasa geliştirilecek. İkincisi nitelikli kalkınma gerçekleştirilecek. Daha fazla kaliteli ürün imal edilecek.” diye konuştu.
Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping tarafından ortaya koyulan küresel medeniyet, kalkınma ve güvenlik inisiyatiflerini de öven Schüssel, “Söz konusu üç inisiyatif, Kuşak ve Yol inisiyatifi ile birlikte büyük önem taşıyor. Bunlar, Çin’in uluslararası arenada gün geçtikçe daha önemli bir rol oynadığını yansıtıyor. Biz de Çin gibi çok kutuplu bir dünyanın kurulmasını destekliyoruz. Çin’i kasım ayında BM Güvenlik Konseyi’nin dönem başkanlığını üstlenirken, Filistin ve İsrail sorunu üzerinde yapıcı bir kararın onaylanmasını ilerlettiği için tebrik ediyoruz. Avrupa ve Çin, uluslararası düzenin ve uluslararası örgütlerin rolünün güçlendirilmesi için ortak çaba harcamalı.” dedi.
Schüssel, “Çin ile ayrışma” fikrini ‘‘saçma ve tehlikeli’’ bulduğunu belirterek, “Uluslararası Para Fonu tarafından yapılan araştırmaya göre, ABD’nin Çin’den kopması durumunda küresel GSYİH yüzde 7’lik bir kayıp yaşayacak. Bu, 2007-2008 yıllarında meydana gelen finansal kriz ve pandeminin yol açtığı kayıpların toplamından fazla. Bunun gerçekleşebileceğini düşünmüyorum.” diye konuştu.
Schüssel, Avusturya ve Çin arasında çevre koruma teknolojileri, turizm ve tarım alanlarındaki iş birliğinin güçlendirilmesinin yanı sıra, kültürel iletişimin yoğunlaştırılmasını umduğunu da dile getirdi.
SANAYİ HABER AJANSI
SAVUNMA GAZETESİ