ABD, Çin hakkında uydurduğu “yüzyılın yalanlarına” sıkı sıkıya sarılmaya ve haksız uygulamaları hayata geçirmeye devam ediyor. ABD Dışişleri Bakanlığı 8 Aralık’ta Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’ne ilişkin yıllık insan hakları raporunu yayınladı ve iki Çinli yetkiliye yaptırım uyguladı.
ABD, Çin hakkında uydurduğu “yüzyılın yalanlarına” sıkı sıkıya sarılmaya ve haksız uygulamaları hayata geçirmeye devam ediyor. ABD Dışişleri Bakanlığı 8 Aralık’ta Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’ne ilişkin yıllık insan hakları raporunu yayınladı ve iki Çinli yetkiliye yaptırım uyguladı. ABD, kısa süre önce de üç Çinli şirketi sözde Uygurları Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası (UFLPA) kapsamına dahil etti. Çin Ticaret Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, zorla çalıştırmaya şiddetle karşı oldukları ve Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nde böyle bir durumun olmadığı yinelendi.
Açıklamada, Xinjiang’da yoksulluktan kurtulmak ve iş bulmak isteyen Uygurları işe alan Çinli işletmelere yaptırım uygulayan ABD’nin asıl amacının, Xinjiang halkını istihdam haklarından mahrum etmek olduğunu ifade edildi.
ABD’nin bu girişiminin, kendisinin sürekli iddia ettiği “istihdam haklarının eşitliği” ilkesini ihlal ettiğine dikkat çekilen açıklamada, Washington’un bu mantıksız girişimine derhal son vermesi gerektiği belirtildi.
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, Amerikan yönetiminin bu girişimleriyle ilgili olarak, ABD’nin bir kez daha Xinjiang ile ilgili yalanlar uydurup yaydığına işaret etti, Sözcü Mao, Washington’ın bu sözde insan hakları iddialarını Çinli şirketlere ve personele yasa dışı yaptırımlar uygulamak için bahane olarak kullandığına, ilgili kişilerin hak ve çıkarlarına ciddi şekilde zarar verdiğine dikkat çekti. Çinli yetkili, Xinjiang’ın kalkınma başarılarının herkes için açık olduğunu ve Çin’in etnik gruplara yönelik politikasının insanların kalplerinde derinden kök saldığını söyledi.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Xinjiang’daki insan hakları durumunu eleştirme hakkı veya yeterliliği bulunmuyor. Çinli uzmanlara göre, sözde “soykırım” ve “zorla çalıştırma” tamamen ABD’nin Çin’i kontrol altına almak ve bastırmak için uydurduğu” yüzyılın yalanlarıdır” ve uzun süredir gerçekler tarafından çürütülüyor.
İNSAN HAKLARI ABD’NİN UMURUNDA DEĞİL
Önemli bir soru; Amerika Birleşik Devletleri’nin insan hakları konularını gerçekten önemseyip, önemsemediğidir Bu konuları önemseyen bir ülkenin öncelikle kendi topraklarındaki, ırk ayrımcılığı, silahlı şiddet ve uyuşturucu gibi sorunlarla ilgilenmesi gerekiyor. Uluslararası alanda da bir bölgedeki insani felaketi önleyecek ateşkese engel olmamalıdır.
Batı’nın “Uygurlara soykırım suçu işleniyor” şeklindeki iddialarını Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, daha önce “gülünç derecede saçma. Gizli saikleri olan bu söylenti tümden yalan” diye yanıtlamıştı.
Son yıllarda, Batı ülkelerindeki Çin karşıtı medya organları, düşünce kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve bazı siyasetçiler ortak hareket ederek, Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nde sözde “zorla çalıştırma” uygulandığı yalanını uydurdular ve Çin’in imajını karalamaya çalıştılar. Xinjiang Üniversitesi Basın ve İletişim Fakültesi’nden Doçent Tursun Abay, kısa süre önce, “Batılı ülkelerin uydurduğu ‘zorla çalıştırma’ iddiasının evrimi ve Çin’in buna karşı alması gereken önlemler” başlıklı bir tez yazarak, “zorla çalıştırma” yalanının gerçek yüzünü aydınlattı.
KARALAMALAR YENİ DEĞİL
Tursun Abay’a göre, aslında Batı ülkeleri öteden beri Çin’in Xinjiang bölgesindeki kırsal işgücü fazlasını istihdam etme politikasını karalıyor. 1990’lı yıllarda Çin’in çeşitli eyaletlerinde köylülerin istihdam olanaklarını artırmak ve gelirlerini yükseltmek yoluyla kırsal işgücü fazlasını istihdam etme politikası hayata geçirildi. Xinjiang’da da buna benzer istihdam politikası uygulandı. Ancak Çin karşıtı güçler, söz konusu politikaların azınlık etnik gruplara yönelik bir asimilasyon olduğunu ve bu politikanın Xinjiang’daki Uygur iş gücünü özellikle de kadın iş gücünü Çin’in iç kesimlerine transfer etmeyi, Uygurlar ile Hanlar arasında zorunlu evlilik yapmayı amaçladığını iddia etti.
Daha sonra, Xinjiang yerel hükümeti kırsal iş gücü fazlasını istihdam etme politikasını daha da iyileştirdi ve kırsal iş gücünün uzağa gitmeden oturdukları köyde bile istihdam edilmesi için yoğun çaba harcadı. Batı ülkelerinin Çin karşıtı güçleri ise Çin’i karalamada kullandıkları söylem modelini değiştirip, Xinjiang’ın kırsal kesimlerindeki iş gücü fazlasının istihdam edilmesinin “zorla çalıştırma” olduğunu iddia ettiler. Özellikle Xinjiang’da mesleki eğitim merkezlerinde eğitim gören kursiyerlere iş fırsatı sağlama önleminin de “zorla çalıştırma” olduğunu ileri sürdüler.
“UZUN VADELİ KOMPLO”
Tursun Abay, sözde “zorla çalıştırma” yalanını Batı ülkelerindeki Çin karşıtı güçlerin uzun vadeli bir komplosu ve planlamasının sonucu olarak değerlendiriyor. Çin karşıtı güçler, öncelikle kamuoyunda karalama ve suçlamaya, sonra da hukuki baskı ve ekonomik yaptırıma başvurdular, dolayısıyla Çin’in Xinjiang politikasına çok yönlü bir suçlama ve karalamada bulundular. Onların yaptırım hedefleri, Xinjiang’da üretilen ürünlerin ve Xinjiang’da faaliyet gösteren işletmelerin yanı sıra, Xinjiang’lı işletmelerle ticari ilişki kuran yabancı işletmeler oldu. Bu suçlamalar aşamalı olarak ekonomik kuşatmaya dönüştü. “Zorla çalıştırma” yalanı, Batılı ülkelerin Çin’in kalkınmasını engellemek için uyguladıkları stratejinin bir parçası haline geldi.
Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi yönetimi Haziran 2020’de Urumqi’de düzenlenen basın toplantısında ABD’nin sözde “2020 Yılı Uygur İnsan Hakları Politikası Yasası”nı değerlendirmişti.
“Zorla çalıştırma” yalanıyla ilgili soru yanıtlanırken şu ifadeler kullanılmıştı:
“Xinjiang’daki etnik azınlıklar için ‘zorla çalıştırma’ suçlamasının tamamen Amerika Birleşik Devletleri ve bazı Batı ülkelerimdeki birtakım Çin karşıtı bir grup güç tarafından çıkarılan gerçek dışı bir söylenti olduğunu ve gerçeklere dayanmadığını birçok kez belirtmiştik. Bildiğiniz gibi Xinjiang, Çin’in kuzeybatı sınır bölgesinde bulunan nispeten az gelişmiş bir bölgedir ve Güney Xinjiang’daki dört şehir ciddi ölçüde yoksullaşmış bölgeler olarak kabul edilmektedir. Yoksulluğun azaltılması konusundaki deneyimlerimize dayanarak, istihdamın burada yoksulluk sorununu çözmenin en etkili yolu olduğunu düşünüyoruz. Kişinin istikrarlı bir iş bulması durumunda tüm ailenin yoksulluğunun giderilmesi mümkündür. Son birkaç yıl içinde, çeşitli etnik grupların yoksulluktan etkilenen nüfusunun nitelikli ve tam istihdamla çalışmak kaydıyla iş bulmaları ve iyi bir yaşam standardına ulaşmaları yönünde yardımcı olmak amaçlarıyla Xinjiang’da istihdamı teşvik etmek için kapsamlı ve öncelikli bir politika yürütülmektedir.”
BÖLGEDE ALINAN ÖNLEMLER
Bölgede alınan önlemler kapsamında, ilk olarak endüstriyel yapı optimize edildi ve birden fazla kanal aracılığıyla istihdam teşvik edildi. “Kuşak ve Yol” inşasının fırsatlarına sıkı sıkıya bağlı olarak çeşitlendirilmiş sanayi sistemi geliştirildi.
İkinci olarak, belirli gruplara odaklanılmış ve istikrarlı istihdama teşvik gerçekleştirildi. Güney Xinjiang’daki dört şehirde yoksulluk sınırı altındaki 22 ilçenin istihdam tanıtımına özel olarak odaklanıldı ve üç yıllık bir program başarıyla hayata geçirildi. 2018’den Nisan 2020’ye kadar olan tarih aralığında yoksulluk sınırı altındaki kayıtlı ailelerden toplam 195 bin emekçi, transfer edilen istihdam programları aracılığıyla iş buldu. Kaşgar ve Hotan şehirlerinde, üç yıllık ekstra işgücü yardım programı 2017-2019 yılları arasında 135 bin kişinin farklı yerlerde istihdam edilmesine yardımcı olundu; istihdama yardımcı olmak için hedeflenmiş tedbirler alındı. 2014 yılından bu yana kasaba ve şehir nüfusundan 334 bin 300 işsiz kişiye iş bulma konusunda yardım sağlandı ve sıfır istihdamı olan ailelerin istihdam taleplerine 24 saat içinde yerel görevliler tarafından cevap verildi ve talepleri karşılandı.
Üçüncü olarak, yenilikçi girişimcilik yoluyla istihdam yaratmak amacıyla serbest meslek ortamının iyileştirilmesi sağlandı.
Dördüncü olarak, istihdam becerileri eğitimini kapsamlı bir şekilde yürütmek için piyasa odaklı yaklaşıma bağlı kalmak anlayışı benimsendi. Meslek yüksekokulları, orta düzey teknik ve meslek okulları, teknik okullar, istihdam eğitim merkezleri ve şirkete bağlı personel eğitim merkezleri ve diğer mesleki eğitim formları geliştirerek çok yönlü ve çok düzeyli bir mesleki eğitim sistemi kuruldu.
Beşinci olarak, istihdamı teşvik etmek ve daha iyi kamu hizmeti sağlamak için destekleyici tedbirlerin geliştirilmesi sağlandı. Politika danışmanlığı, işsizlik ve istihdam kaydı, iş fırsatlarının tanıtılması, istihdam rehberliği, beceri eğitimi ve serbest meslek yardımı gibi temel kamu istihdam hizmetleri sürekli geliştiriliyor. Kamu istihdam hizmeti için sistematik standartlar getirildi ve kamu istihdam hizmet sistemi reformu derinleştirildi.
YÜZLER DAHA FAZLA GÜLÜYOR
Bir dizi istihdam geliştirme politikasının hayata geçirilmesiyle, Xinjiang’da, özellikle bölgenin güney kesimindeki insanların üretim ve yaşam koşullarında büyük değişimler gözlemlendi. Bölge yetkilileri bu değişimleri şöyle anlatmıştı: “Bugün, hanehalkı bütçeleri daha yeterli, insanların yüzü daha fazla gülüyor ve daha iyi motivasyonla giderek daha iyi bir hayat standardı sürmekteler. Bölge genelinde, her aile için yoksulluktan kurtulmanın bir yolu olduğu ve herkesin yapacak işi olup bu işi yaparak her ay gelir elde ettiği harika bir tablo görülmektedir.”
Burada, çeşitli etnik gruplardan insanlara yardım edilmesinin “zorla çalıştırma” anlayışından tamamen farklı olduğunu belirtmek gerekir. BM Uluslararası Çalışma Örgütü tarafından çıkarılan Zorunlu Çalışma Sözleşmesi’nin hükümlerinde belirtildiği üzere, zorunlu çalışma, tanımı gereği, herhangi bir ceza tehdidi altında insanların kendi iradelerine karşı yapmak zorunda kaldıkları herhangi bir iş veya hizmettir. Bununla birlikte, Xinjiang’da emekçilerin iradesi, istihdam politikası oluşturma, iş ilanları oluşturma ve istihdam eğitimi ve hizmetleri sağlama temelini oluşturmaktadır. Tüm etnik gruplardan emekçiler, kişisel özgürlükleri üzerinde hiçbir kısıtlama olmaksızın, tamamen kendi iradelerine bağlı olarak iş seçme hakkına sahiptirler.
Söz konusu basın toplantısında şu bilgiler de verilmişti:
“Bu arada Xinjiang, etnik köken, cinsiyet veya dini inançlarına bakılmaksızın tüm çalışanların ayrımcılığa karşı haklarını korumasına büyük önem göstermiştir. Eşitlik ve gönüllülük temelinde, iş sözleşmeleri imzalanır ve işverenleriyle yasalara uygun olarak iş ilişkisi kurulur ve yaşlılık ödeneği, sağlık sigortası, işsizlik sigortası, işle ilgili yaralanma sigortası ve doğum sigortası dahil olmak üzere sosyal sigortalardan yararlanılır. Emekçilerin ücretleri, çalıştıkları yerin asgari ücret standardından düşük olamaz. Emekçilerin etnik gelenek ve alışkanlıkları, dini inanç özgürlükleri, kendi konuşma ve yazı dillerini kullanma haklarına herhangi bir kurum, kuruluş veya bireyin müdahalesi olmadan tamamen saygı duyulur ve garanti edilir. İşverenler bazı azınlık çalışanları için helal gıda sağlar ve tüm etnik grupların çalışanları iletişim için bağımsız olarak herhangi bir dili kullanmada özgürdürler.”
ABD’nin yalanlarının amacı etnik azınlık gruplardan emekçileri çalışma haklarından mahrum etmek, Çinli yatırımcıları baskı altına almak ve yabancı yatırımcıların güvenini azaltmak, sonuç olarak da Xinjiang’ın kalkınmasını engelleme planını gerçekleştirmektir.
SANAYİ HABER AJANSI
SAVUNMA GAZETESİ