Ekonominin belirsizlikler içinde olduğu bu dönemde, hepimiz ekonomik istikrarı sağlamak için üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmek zorundayız. Bankacılık sektörü de bu sorumluluktan kaçınmamalıdır. Kredilerde daha destekleyici bir rol üstlenmeleri, ekonomik büyüme ve istikrar için elzemdir.
Finans Sektörü ve Reel Sektörün Birlikte Hareket Etmesi Gerekliliği
Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç’ın bankacılık sektörüne yaptığı çağrıya tamamen katılıyorum. Bankaların kredi kanallarını etkin bir şekilde kullanmamaları, reel sektördeki ekonomik aktivitelerin yavaşlamasına neden olabilir. Bu durumda, sadece üreticiler değil, tüm toplum zarar görür. Bankaların, piyasanın zor günler geçirdiği dönemlerde de kredi işlemlerinde daha duyarlı ve destekleyici bir rol üstlenmesi gerektiğine inanıyorum. Ekonomik politikalarda başarıya ulaşmak için tüm aktörlerin fedakarlık yapması gerekiyor. Biz üreticiler olarak bu fedakarlığa hazır olduğumuzu her platformda dile getiriyoruz. Aynı hassasiyeti finans sektöründen de bekliyoruz.
Kredi İmkanlarının Daralması ve Etkileri
Son dönemde krediye ulaşma maliyetlerinin artması ve ticari kredilerdeki yavaşlama, reel sektördeki ekonomik aktivitelerin yavaşlamasına yol açabilir. Bankaların kredi imkanlarını daraltması, reel sektörün faaliyetlerini de daraltacaktır. Bu durum, artan girdi maliyetleri ve finansman maliyetleriyle mücadele eden sanayicilerin üretim kapasitesini olumsuz etkiler.
Üreticiler, artan maliyetleri tüketiciye yansıtamazsa, varlıklarını devam ettiremeyecek seviyeye gelebilirler. Bu nedenle, bankaların finansmana erişim noktasında gerekli hassasiyeti göstermesi çok önemlidir. Aynı çatının altında olduğumuzu unutmamalıyız. Reel sektörde yaşanan bir sıkıntı, finans sektörüne de yansıyacaktır. Her hava koşulunda birlikte olmalıyız.
Kredilerin Makul Fiyatlarla Yeniden Yapılandırılması
Zor durumda olan sanayicilerin kredilerinin makul fiyatlarla yeniden yapılandırılması, ekonomik istikrar için kritik bir öneme sahiptir. Bankaların, ödeme zorluğuna düşen müşterilerin takibe düşmesini beklemek yerine, takibe düşmeden önce makul bir fiyatlandırma ile yapılandırma yapması daha yerinde olacaktır.
Bu yaklaşım, reel sektörün ayakta kalmasını ve ekonomik faaliyetlerini sürdürebilmesini sağlayacaktır. Bankaların kredi kullandırmalarında sigorta ve masraf paketi satışını zorunlu tutmaması, ihraç taahhütlü kredilerde taahhüt sürelerinin uzatılması, limit çalışmaları adı altında alınan ücretlerin kaldırılması gibi adımlar, sanayicilerin beklentileri arasında yer alıyor. Bu beklentiler karşılandığında, reel sektörün finansmana erişimi kolaylaşacak ve ekonomik faaliyetler canlanacaktır.
Enflasyon Muhasebesi ve Vergi Adaleti
Enflasyon düzeltmesi uygulamasının mevcut haliyle birçok mükellefi ilave vergi yüküyle karşı karşıya bırakması, vergi adaletini zedelemektedir. Enflasyon muhasebesinin yalnızca muhasebeye ait bir işlem olarak uygulanması gerektiğine inanıyorum. İşletmelerin enflasyon düzeltmesi nedeniyle henüz gerçekleşmemiş kazançları üzerinden vergi ödemek zorunda kalması, işletmelere ek vergi yükü getirecek ve sermaye yetersizliği nedeniyle borçlanan işletmelerin ek vergiye tabi olmasına neden olacaktır. Bu durum, vergi adaletine aykırı sonuçlar doğurabilir.
Ortak Çözümlerle Zor Günleri Aşarız
Ekonomik istikrar ve sürdürülebilir büyüme, yalnızca üreticilerin değil, toplumun tüm kesimlerinin el birliğiyle çalışmasıyla mümkündür. Üreticiler akıllıca üretim yapmalı, işçi ve emekçiler üretime katkı sunmaya devam etmeli, banka ve finans kurumları gerekli kolaylıkları sağlamalıdır. Bu süreçte, fiyat politikalarının makul seviyelerde tutulması ve hizmet kalitesinin artırılması, turizm sektörü başta olmak üzere birçok alanda olumlu sonuçlar doğuracaktır. Geleceğe umutla bakmak yerine, somut adımlar atarak bu belirsizlik dönemini aşabiliriz. Biz ülkemize güveniyoruz, gelecek yarınlardan umutluyuz. Ekonominin diğer aktörlerinin de aynı fedakarlığı göstermesini bekliyoruz.
Birlikte hareket ederek, bu zor günleri aşacağımıza inanıyorum.
Kaynak: SANAYİ HABER AJANSI
SAVUNMA GAZETESİ