Dünya ülkeleri arasındaki ikili ilişkiler arasında en hassas olanın ve en çok konuşulanın Çin-ABD ilişkileri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Özellikle dünyanın bir tarafta çalkantılar yaşadığı ve belirsizliklerin öne çıktığı son dönemde Çin-ABD ilişkileri daha fazla gündeme geliyor.
Dünya ülkeleri arasındaki ikili ilişkiler arasında en hassas olanın ve en çok konuşulanın Çin-ABD ilişkileri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Özellikle dünyanın bir tarafta çalkantılar yaşadığı ve belirsizliklerin öne çıktığı son dönemde Çin-ABD ilişkileri daha fazla gündeme geliyor. ABD, hegemonyasını sürdürebilmek için birçok ülkede krizleri tırmandırıken, Çin ise başta Kuşak ve Yol İnisiyatifi olmak üzere ortaya koyduğu inisiyatiflerle ortak kalkınma ve refahın sağlanmasına öncülük ediyor.
San Francisco’da düzenlenecek Asya-Pasifik İşbirliği (APEC) Zirvesi sıkıntılı bir dönemden geçen Çin-ABD ilişkilerinin normal rayına dönmesini sağlayabilecek mi? Aslında bunun sağlanmasının tek bir koşulu var; o da ABD’nin Çin ile ilişkilerinde verdiği taahhütleri yerine getirmesi.
İki lider görüşecek mi?
İki ülke arasındaki ilişkilerde inişler çıkışlar yaşandığında iki taraf da diplomasi ve diyalog yolundan ayrılmadı. Liderler arasında görüşme olmasa da farklı düzeylerde temaslar devam etti. Henüz Çin tarafı doğrulamadı, ancak ABD basını Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in San Francisco’da APEC Zirvesi’ne katılacağını ve Başkan Joe Biden ile bir araya geleceğini ileri sürdü.
ABD-Çin İlişkileri Ulusal Komitesi ile ABD-Çin İş Konseyi, 15-17 Kasım tarihlerinde San Francisco’da yapılacak zirve sırasında düzenlediği yemek için hazırladığı davetiyede, “toplantıda Çinli bir yetkilinin önemli bir konuşma yapacağı” belirtildi. Bloomberg’in organizatörlere dayandırdığı haberde, 15 Kasım’da planlanan etkinliğe katılacak yetkilinin, Cumhurbaşkanı Xi olduğu aktarıldı. Konuyla ilgili haber ve yorumlarda Xi’nin olası ziyaretinin, “ABD-Çin ilişkilerinde jeopolitik ve ekonomik rekabetin getirdiği gerilimlerin yanında diyalog arayışlarının arttığı bir dönemde kritik önem taşıdığına” vurgu yapılıyor.
Xi ve Biden, en son Kasım 2022’de Endonezya’nın Bali Adası’nda düzenlenen G20 Zirvesi’nde yüz yüze görüşmüştü. Bu yıl Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’deki G20 Zirvesi’ne Biden katılırken Çin lideri katılmamıştı.
Bu arada Çin Başbakan Yardımcısı He Lifeng, ABD Hazine Bakanı Janset Yellen’in davetiyle ABD’ye gitti.
Diyalog arayışları
Çin’e ait yüksek irtifa balonunun şubatta ABD hava sahasına girmesinin yol açtığı kriz nedeniyle durma noktasına gelen Washington-Beijing ilişkilerinde, hazirandan bu yana üst düzey temaslar yoğunlaştı.
Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın balon krizi nedeniyle iptal ettiği Çin ziyaretini haziranda yapmasının ardından temmuzda ABD Hazine Bakanı Janet Yellen ve İklim Değişikliği Özel Temsilcisi John Kerry, ağustosta ise Ticaret Bakanı Gina Raimondo Çin’i ziyaret etti. ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Senatör Chuck Schumer başkanlığındaki bir grup senatör de ekim ayı başında Çin’i ziyaret etmiş ve Cumhurbaşkanı Xi Jinping tarafından kabul edilmişti. California Valisi Gavin Newsom da ekimde Çin’e yaptığı ziyarette, Beijing’de Cumhurbaşkanı Xi tarafından kabul edilmişti
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi de 26-28 Ekim tarihlerinde Washington’ı ziyaret ederek temaslarda bulundu. Çinli bakan, ziyarette Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın yanı sıra Başkan Biden ile de görüşmüştü.
Çin’in Washington Büyükelçisi Xie Feng ABD ile ilişkilerin ilerletilmesi için daha fazla “somut ve küçük adımlar” atılması gerektiğine işaret ederek, hızlı vize işlemleri gibi konularda iş birliği çağrısında bulundu. Çinli diplomat kısa süre önce diplomatik çevrelerden, akademisyenlerden, hükümet yetkililerinden ve diğerlerinden oluşan kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada “Çin-ABD ilişkilerinde birçok şey değişmiş, ancak birbirimize bağımlı olduğumuz gerçeği değişmemiştir” diye konuştu.
Büyükelçi Xie, “Halkımızın daha fazla değişim ve işbirliği heyecanı değişmedi. Odak noktamız daha iyi olmak. Başkalarına meydan okumak, rekabet etmek veya yerinden etmek gibi bir niyetimiz yok” ifadesini kullandı. Xie, konuşmasında ikili ilişkilerdeki mevcut durumu ve gelecekteki olası adımları değerlendirdi. Çin Büyükelçisi, ülkesinin ABD’yle olan ilişkilerini iyileştirmeye yönelik somut adımlar atma çağrısında bulundu. Bu adımlar arasında daha hızlı vize işlemleri ve doğrudan uçuş sayısının artırılması gibi uygulamalar da yer alıyor.
Xie’nin Çin’İn diğer ülkelerle bağımlılık içinde olduğunu ve rekabet etme ya da yerinden etme amacında olmadığını belirtmesi uzmanlar tarafından Çin’in uluslararası alandaki rolünü anlamaya yönelik önemli bir ipucu olarak değerlendirildi. Aynı zamanda ikili ilişkilerdeki zorlukları da vurgulayan Xie, özellikle Hong Kong’un APEC Zirvesi’ne davet edilmemesi ve ABD’nin bu konudaki tavrı gibi hassas konulara da değindi.
Çin Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, 26 Eylül’de şöyle konuşmuştu:
“Çin, ilgili tarafların beklentilerini karşılamak için uluslararası beklentilere yapıcı bir rol oynamaya hazır. Ancak Beijing Washington’dan bir ev sahibinin sorumluluğunu yerine getirmesini beklemektedir. Ev sahibi ekonomiler, tüm üyelerin temsilcilerinin toplantılara düzgün şekilde katılmasını sağlama sorumluluğuna sahiptir,”
Büyükelçi Xie, ABD ve Çin yetkililerinin her iki ülke arasındaki doğrudan uçuş sayısını iki katına çıkarmak için bir zaman çizelgesi belirlemesini de önerdi. Xie, Çin’in ABD vize başvurularını değerlendirme süresini son zamanlarda dört güne kadar kısalttığına dikkat çekti ve bu konuda karşılık beklediklerini söyledi. Ayrıca Xie, karşı taraftan ABD-Çin Bilim ve Teknoloji Anlaşması’nı yenilemesini talep etti.
ABD-Çin İş Konseyi Başkanı Craig Allen, Xie’nin konuşmasından sonra şu ifadeleri kullandı:
“Silah kontrolü, bölgesel istikrar, küresel gıda güvenliği, halk sağlığı, narkotik kontrolü ve küresel kamu yararı ve diğer birçok konuda iki devletin iş birliği yapması zorunludur. Bu nedenle, hükümetler arası diyalogun devam etmesini dört gözle bekliyoruz. APEC Zirvesi için iki hükümetin kapsamlı hazırlıklarından dolayı teşekkür ederiz. Xi Jinping’in liderliğindeki güçlü bir Çin heyetini memnuniyetle karşılamak isteriz.”
Çalışma grupları
Özetle. tartışmalı sorunları çözmek için Beijing ve Washington, iki ülke arasındaki ilişkilerin istikrara kavuşturulmasının ilk somut işareti olarak yeni iletişim kanalları açmak için çalışıyorlar. Financial Times’a göre, iki ülke şu anda Asya-Pasifik ve denizcilik konularında istişarelerde bulunmak üzere iki çalışma grubu oluşturuyor. Üçüncü bir çalışma grubu da gündemde ve bu daha geniş bir alana odaklanacak. ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Çin’e yaptığı yüksek profilli gezisini bitirdikten sonra, iki tarafın çatışmayı önlemek için “iletişim kanallarını” güçlendirmek için çok çalıştığını söyledi. Blinken’in Çin’i ziyaretinin ardından ABD Hazine Bakanı Yellen ve ABD Başkanı’nın İklim sorunları özel elçisi John Kerry de Çin’i birbiri ardına ziyaret etti ve hepsi iletişim ihtiyacının altını çizdi.
Samimi iletişim, her iki tarafın da ilişkileri yönetmesi için esastır. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi temmuz ayında, Endonezya’nın başkenti Cakarta’da ABD’li mevkidaşı Blinken ile bir araya geldiğinde, diplomatik ve güvenlik iletişim kanallarını genişletmenin ve iletişimin etkinliğini artırmanın gerekli olduğuna işaret etmişti.
İki ülkenin ortak çıkarları, farklılıklarından ve çelişkilerinden ağır basmaktadır. Çin basınındaki yorumlara göre, iki taraf aralarındaki ilişkileri sıfır toplamlı bir oyun olarak görmemeli, ancak iki ülke arasındaki ilişkileri sağlıklı ve istikrarlı bir kalkınma yoluna döndürmenin her iki taraf için de faydalı olduğunu kabul etmelidir.
Çin ile ABD arasında hala çeşitli farklılıklar ve çelişkiler var ve hala çözülmesi gereken birçok sorun var, ancak iki büyük gücün diyaloğu sürdürmesi yararlı ve gerekli.
Dünyanın en büyük iki ekonomisi ve Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri olarak Çin ve ABD’nin başarısı, birbirlerine meydan okumaktan ziyade bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Çin-ABD ilişkilerinin iki ülkenin ve dünyanın yararı için mümkün olan en kısa sürede sağlıklı ve istikrarlı bir kalkınma yoluna dönmesi tarafların ortak beklentisi. Ancak ABD’nin yaptırım kararları ve Taiwan konusundaki eylemleri ilişkileri zedeliyor. ABD’nin jeopolitik planları ve Taiwan Boğazı’ndaki eylemleri Çin’in iç işlerine müdahale girişimi aşamasına geliyor. Bu tür eylemler Çin ile ABD arasındaki ikili ilişkilerin iyileştirilmesine yardımcı olmadığı gibi ABD’nin güvenilirliğine de ciddi zarar veriyor.
Çinli uzmanlara göre, Çin-ABD ilişkilerinin geleceği, kazan-kazan iş birliği ve adil rekabetin geleceği olmalıdır, aksi takdirde gelecek hakkında konuşmanın bir anlamı kalmayacaktır. İlişkilerin onarılması ve istikrarı için ABD’nin başta Taiwan konusunda imzaladığı ortak bildiriler olmak üzere verdiği taahhütlere sadık kalması gerekiyor.
SANAYİ HABER AJANSI
SAVUNMA GAZETESİ