SÜMEYYE YALÇIN – 06.02.2024 – HİBYA – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş Deprem Konutları Kura ve Anahtar Teslim Töreni’nde konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Aziz milletim, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, parlamentomuzun değerli başkanı, sevgili Kahramanmaraşlılar değerli kardeşlerim sizleri en kalbi duygularımla hürmetle muhabbetle selamlıyorum.
Öncelikle sabah saatlerinde İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde meydana gelen terör saldırısı dolayısıyla adalet camiamıza ve halkımıza geçmiş olsun diyorum.
Zamanında müdahaleleriyle hain saldırıyı başarıyla bertaraf eden güvenlik güçlerimizi tebrik ediyorum. Biri kadın, diğeri erkek 2 terörist alçak emellerine ulaşamadan görevli polislerimiz tarafından etkisiz hale getirilmiştir.
Türkiye hiçbir ayrım yapmadan tüm terör örgütleriyle ve destekçileriyle mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir. Yaralılarımıza rabbimden acil şifalar diliyor, bu arada yaralılarımızdan da bir tanesinin hakka yürümüş olmasından dolayı ona da Allah'tan rahmet diliyorum. Kahraman polislerimizin tek tek alınlarından öpüyorum.
Tam bir yıl önce bugün evlerimizi başlarımıza yıkan, yüreklerimizi dağlayan, yol açtığı acıları içimizde kor bir ateş misali ömür boyu taşıyacağımız büyük bir felaket yaşadık. Türkiye, 6 Şubat gününe tarihinin en büyük felaketiyle uyandı. İlki saat 04.17'de Pazarcık merkezli 7,7 büyüklüğünde, ardından aynı gün 13.24'te Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde iki deprem ve şiddeti onlara yakın binlerce artçı sarsıntıyla adeta dünyamız başımıza yıkıldı.
Bu depremler, gerek büyüklüğü gerek yüzeye yakınlığı gerekse deprem bölgesinin nüfus yoğunluğu bakımından insanlık tarihinin en sarsıcı felaketlerinden biri olarak kayıtlara geçmiştir. Deprem bölgesinde yıkılan binaların yüzde 90'dan fazlasının 1999 öncesi inşaat standartlarında yapılmış olması felaketin boyutunu daha da artırmıştır.
Sözlerime başlarken 6 Şubat depremlerinden kaybettiğimiz 53 bin 537 kardeşimize Allah'tan rahmet diliyor, kendilerini tekbirlerle, Fatihalarla, salavatlarla bir kez daha yad ediyoruz.
Depremde kaybettiğimiz kardeşlerimizin aziz hatıralarını tekbirlerle, aminlerle kalplerimizde hep yaşatacağız. Rabbimden bu gece idrak edeceğimiz Miraç hürmetine şehitlerimize af ve mağfiret temenni ediyorum. Bu felakette yaralanan 107 bin insanımız başta olmak üzere depreme maruz kalan vatandaşlarımızın tamamına bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
Milletleri millet yapan özelliklerinden biri de sevinçleri paylaşarak çoğalttıkları gibi zorluklar karşısında tek yürek, tek bilek olup acıları paylaşarak dayanılır kılmalarıdır. Sabır, umut, metanet, dayanışma, yardımlaşma, fedakarlık… Bu hasletler hem birey hem toplum olarak bizlere en çok böyle zamanlarda lazımdır.
Hamdolsun milletimiz, 6 Şubat depremlerinde bu imtihanı başarıyla vermiştir. Asrın felaketinin altından asrın dayanışmasıyla kalkmayı başardık. Yaklaşık 14 milyon insanı etkileyen, 11 şehrimizin 124 ilçesindeki 7 bin mahalle ve köyünde ağır yıkıma yol açan böyle bir felaket karşısında bizim kadar güçlü durabilecek pek az ülke ve toplum vardır.
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin bile benzer felaketler karşısında yıllarca çaresiz kaldığını hep birlikte gördük şahit olduk. Hamdolsun biz depremin birinci yıl dönümünde enkazları kaldırmış, şehirlerin yeniden inşasında önemli mesafe kat edilmiş, insanları hayata yeniden tutunmuş bir tabloya ulaştık.
İşte bunun için 6 Şubat gününü depremdeki kayıplarımızı yad etme yanında afetlere karşı milli dayanışmamızı ispatladığımız ve her geçen gün güçlendirdiğimiz bir tarih olarak da hatırlayacağız.
Bu elim tarihi afet ve milli dayanışma günü haline getirerek geçmişten aldığımız derslerle geleceğimizi daha güvenli, daha güçlü, daha müreffeh şekilde inşa etmenin yollarını arayacağız.
Facianın ilk anından itibaren erkeğiyle, kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla, sivili ve kamu görevlisiyle velhasıl 85 milyon yek vücut olarak depremzedelerimizin etrafında kenetlenen her bir kardeşimize buradan şükranlarımı sunuyorum.
Bilhassa çok ağır kış şartlarının hüküm sürdüğü ilk saatlerde ve günlerde insanüstü bir gayretle deprem bölgesine ulaşan gönüllü ve görevli kardeşlerimizin hiçbirini asla unutmayacağız.
Kalbini parçalayan acısına, gözünden akan yaşına, soğuğa, çamura ve diğer tüm olumsuzluklara meydan okuyarak kendisinin, ailesinin, şehrinin geleceğine sahip çıkan vatandaşlarımızın fedakarlıklarını anlatacak söz bulmak mümkün değildir. Allah hepsinden razı olsun diyorum. Rabbim hepsine dayanma ve hayata sarılma gücü versin diyorum.
Devlet olarak afetin ilk anından itibaren personelimizle, aracımızla, gerecimizle, milli ve uluslararası tüm imkanları seferber ederek afet bölgesindeydik. Depremin merkezi Kahramanmaraş'ın bir tarafta Malatya, diğer tarafta Kayseri sınırından başlayıp Adıyaman, Gaziantep, Osmaniye ve Hatay'a kadar inen bir felaket tablosuyla karşı karşıyaydık.
Hatta depremin yıkım etkisi oradan sınırlarımızı aşarak devam edip gidiyordu. Depremden etkilenen şehirlerimizde 39 bini yıkılmış, 60 bini acil yıkılacak, 200 bini ağır hasarlı bina ortaya çıkmıştı. Bu binalardan 26 bininde çok acil arama kurtarma çalışması yürütülmesi gerekiyordu.
Milli bir seferberlikle ülke içinden ve dışından 35 bini aşkın profesyonel personelin katılımıyla tarihin en büyük arama kurtarma operasyonunu yürüttük.
Deprem bölgesinde 650 bin personel görevlendirerek güvenlikten iaşe ve ibateye kadar tüm hizmetlerin sistemli ve sürekli şekilde verilebilmesini temin ettik. Bölgeye naklettiğimiz 20 bin araç ve iş makinesi, 141 helikopter, 182 uçak ve 23 gemiyle çalışmaların kesintisiz yürütülmesini sağladık.
Enkaz altından kurtardığımız her can, milletçe umudumuzu tazeledi. Sevk ettiğimiz bir milyon çadırla kırsaldakilerle birlikte yaklaşık 3 milyon kişinin acil barınma ihtiyacını çözdük. Ardından bölge genelinde kurduğumuz 2015 bin konteynerle depremzedelerimize daha iyi şartlarda barınma imkanı sunduk.
Diğer şehirlerdeki yakınlarının yanına gitmek isteyen 3,5 milyon afetzede vatandaşımızın tahliyesini gerçekleştirdik. Kamu kurumlarımıza ait tesislerde 1,2 milyon vatandaşımızı misafir ettik. Yaklaşık 350 bin haneye kira desteği ödemesi yaptık.
Mayıs seçimlerinde 1 milyona yakın vatandaşımızın, üniversite sınavında 120 bin öğrencimizin bölgeye gidiş dönüşünü sağladık. THY'nin öncülüğünde kurduğumuz havayolu köprüsü sayesinde 712 bin kargo seferiyle 33 bin tona yakın yardım malzemesini bölgeye ulaştırdık.
Türk Hava Yollarımızın, tüm iş yerlerimizin yükünü hafifletmek amacıyla kısa çalışma ödeneği kapsamında 111 bin kişi için 989 milyon lira ödeme gerçekleştirdik. Diğer çalışmalarla birlikte deprem bölgesine acil ihtiyaçlar için 107 milyar lira kaynak aktardık.
Bu arada kalıcı konutların inşasına da hemen başladık. İnşası biten ilk konutların kura çekimi ve anahtar teslimini geçtiğimiz günlerde Hatay'da ve Gaziantep'te yaptık. Hatay'da 7 bin 275 konutun, Gaziantep'te 10 bin 698 konutun kura çekimi ve teslim törenini gerçekleştirdik.
Bugün de Kahramanmaraş'ta 9 bin 289 konutumuzun kurasını çekiyor, anahtarlarını teslim ediyoruz. Bunlara ilave olarak Kahramanmaraş'ta 20 bin konutumuzun yapımı hızla sürüyor. Şehrimize konut, işyeri ve ahır olarak hak sahibi yaklaşık 78 bin vatandaşımızın tamamına da anahtarlarını teslim edene kadar gece gündüz durmayacağız.
Yarın Şanlıurfa'da, perşembe günü Adıyaman'da kura çekimi ve anahtar teslim törenleriyle inşası biten konutları vatandaşlarımıza veriyoruz.
Amacımız yıl sonuna kadar 200 bin konutu ve köy evini hak sahiplerine teslim etmektir. Ardından bu sayıyı süratle 390 bine tamamlayacağız. Allah'ın izniyle kimseye mahcup olmadan. Herkesi hoşnut ederek bu süreci çok geciktirmeden nihayete erdireceğiz.
Muhalefet diyor ki 1 yıl geçti ortada bir şey yok. Kahramanmaraş burada zahmet olmazsa bir turistik ziyaret de buraya yapın.
En son hak sahibi vatandaşımız da güvenli yuvasına kavuşuncaya kadar durmadan, dinlenmeden çalışmaya devam edeceğiz. Burada rakam olarak bir nefeste söyleyip geçtiğimiz her bir işin gerisinde ne kadar çok emek, alın teri, çaba, kaynak ve fedakârlık olduğunu en iyi sizler biliyorsunuz.
Kahramanmaraş biliyor… Şayet bizim imar, inşa ve ihya konusundaki 30 yıllık tecrübemiz olamasaydı emin olun şehirlerimiz bu kadar hızlı toparlanamaz, yaralar bu kadar hızlı sarılamazdı. Şu andaki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız, o dönemdeki Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Murat Kurum'un, aynı dönemdeki İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'nun, diğer tüm bakanlarımızın, kurum yöneticilerimiz, kamu personelimizin tamamının, madencilerimizin, STK'ların, gönüllülerimizin bölgedeki lisansüstü gayretlerini kim inkar edebilir.
Sadece depremde değil, milletimize hizmet yoluna koyulduğumuz her dönemde bu anlayışla hareket ettik, çalıştık, çabaladık. Hayatımızın hiçbir döneminde insanımıza hizmet ederken ayrımcılık yapmadık, yapmayız ve Cumhur İttifakı olarak ülkemizin dört bir yanını taradık, tarıyoruz, tarayacağız ve bütün inşa ve ihya hareketini sona erdireceğiz.
Hep söylediğimiz gibi bizim siyasetimiz eser ve hizmet siyasetidir. Biz eser ve hizmet ortaya koymadaki farkımızla belediyelerde 30 yıldır hükümette 21 yıldır milletimizin gönlündeki yerimizi korumayı başardık. Yoksa kimse verdiğimiz mücadelede bizim yanımızda kara kaşımıza, kara gözümüze, boyumuza, posumuza meftun olduğu için durmuyor.
Biz insanımızın gerektiğinde canı pahasına verdiği desteği ülkemizin asırlık ihmallerini telafi eden yatırımları yaptığımız, milletimizi asırlık hayallerine kavuşturduğumuz için bu destekleri aldık, alıyoruz. Tıpkı 21 boyunca olduğu gibi geçtiğimiz yılın mayıs ayındaki Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinde de sizlere vaadimiz buydu. Şimdi belediye başkanlığı seçimlerinde de şehirlerimize vaadimiz aynıdır.
Biz eser vermeye, hizmet etmeye, ülkemizi ve şehirlerimizi Türkiye Yüzyılı'na hazırlamaya talibiz. Sizler de bize destek vermeye hazır mısınız? Bunun dışındaki her tartışmayı, her kavgayı, her kavgayı vakit kaybı, enerji israfı olarak gördüğümüzü her fırsatta tekrarlıyoruz.
Şimdi birileri çıkmış Hatay'daki aday tanıtım toplantısında söylediğimiz hükümetle yerle yönetimlerin iş birliğinin önemine işaret ettiğimiz ifadelerin üzerinde tepiniyor. Halbuki yıllardır şu hakikati sürekli kamuoyunun dikkatine getiriyoruz. Hükümet olarak biz hangi partiden olduğuna bakmaksızın tüm belediyelere bütçeden almaları gereken payı eksiksiz gönderdik, gönderiyoruz.
Hatta plana ve projeye dayalı hakikaten yapacaklarını gördüğümüz yatırımlar için borçlanma izinlerini de veriyoruz. Bunlarla da kalmadık. Muhalefetin elindeki şehirlerde normalde belediyelerin yapması gereken yatırımların önemli bir kısmını sırf vatandaşlarımız mağdur olmasın diye Bakanlıklarımıza bağlı kurumlar eliyle yine biz hayata geçirdik.
Aksini iddia eden kendi eksiğini, kendi beceriksizliğini bizim üzerimizden örtmeye çalışıyor demektir. Ellerindeki onca kaynağa rağmen hizmet üretemeyen muhalefet belediyelerinin sorunu ise en hafif tabiri ile basiretsizliktir. Daha önemlisi bu belediyeleri yönetenlerin gözü ve gönlü başka yerde olduğu için şehirlerini ihmal ve hatta istismar etmektedirler.
Buradan bir kez daha altını çizerek tekrar ediyorum. İstanbul'undan İzmir'ine, Ankara'sından Hatay'ına, muhalefet belediyelerinin şehirlerine hak ettikleri hizmeti kazandıramadıkları için bunun tek sebebi nedir biliyor musunuz? Beceriksizlik, iş bilmezlik, başka hesaplar peşinden koşmalarıdır.
Kendilerine oy vermeyenlere hizmet götürmeyeceklerini bizzat kendi ağızlarıyla ikrar edenlerin son çırpınışlarını milletimiz ibretle takip ediyor. İşte bunun için biz 'gerçek belediyecilik' diyoruz. Her anında, hep yanında… Bu şekilde belediyeciliği yapacağız. Türkiye Yüzyılı şehirleri diyoruz.
Bunları söylerken kendi eksiklerimizi inkar mı ediyoruz? Türkiye'nin içinden geçtiği bunca badirenin altından kalkarken söz verip geciktirdiğimiz, tespit ettiğimiz ama gereğini yapmakta yeteri kadar hızlı davranamadığımız hususlar mutlaka vardır ama milletimiz şahittir ki önümüze kurulan tüm tuzaklara rağmen gece gündüz çalışarak eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, spordan sosyal desteklere, ülkemizi cumhuriyet tarihinin en ileri seviyesine getirdik.
İnşallah şimdi de Türkiye'yi siyasi, ekonomik ve askeri olarak dünyanın en güçlü ülkeleri arasına çıkaracak daha büyük bir hamlenin eşiğindeyiz. Türkiye Yüzyılı dediğimiz bu vizyonu da hayata geçirdikten sonra emaneti huzuru kalple yeni nesillere teslim edeceğiz. Söylediklerimizin ispatını şimdi birkaç örnekle sizlerle paylaşacağım.
Deprem bölgesinde sadece konut, sadece cadde meydan yapmıyoruz. Asıl bu şehirlerimizi üretimiyle, istihdamıyla, ihracatıyla geleceğe hazırlayacak adımların altyapısını kuruyoruz. İşte bu anlayışla ülkemizin lokomotif sektörü savunma sanayii yatırımlarını deprem bölgesi şehirlerimizde yoğunlaştıracak bir iskan ve istihdam projesi başlattık.
Savunma Sanayii Başkanlığımız tarafından yapılan planlamayla Hatay Kırıkhan'da Roketsan için bir sanayi alanı kuruyoruz. Gaziantep'te TUSAŞ vasıtasıyla karbon fiber tesisini hayata geçirdik. Kahramanmaraş'ta yine TUSAŞ vasıtasıyla havacılık yapısalları üretecek büyük bir tesis inşa ediyoruz.
İnsansız hava aracımız ANKA'nın da aralarında olduğu havacılığa ait pek çok parçanın üretimi artık burada yapılacak. Bir başka deyişle Kahramanmaraş'ımızı Ankara'dan sonra ikinci savunma, havacılık ve uzay sanayi merkezimiz haline getiriyoruz.
Geleceğin sektörü savunma sanayimize ve havacılık endüstrisine insan kaynağı sağlamak üzere Airbus ve TUSAŞ işbirliğiyle şehrimize önce bir meslek yüksekokulu açıyoruz. Bununla kalmıyor, sektörü destekleyecek bilimsel ve teknik çalışmalar için şehrimizin ikinci üniversitesini bünyesine gerekli takviyeleri yaparak İstiklal Teknik Üniversitesine dönüştürüyoruz.
TÜBİTAK'ın desteğiyle faaliyete geçecek bilim merkeziyle çocuklarımızı bu alan teşvik edecek bir diğer adımı da atıyoruz. Ertesi gün gideceğimiz Adıyaman'a da savunma sanayii şirketlerimizin ortak girişimiyle bir kablo konektör kablaj üretim tesisi kazandırıyoruz. İskanı ve istihdamı birlikte düşünerek şehirlerimizi ayağa kaldırdığımızda sizlerle birlikte ülkenin tamamı kazanacak, tamamı büyüyecek. Bizim gündemimiz budur.”
SANAYİ HABER AJANSI
SAVUNMA GAZETESİ