Memorial Kayseri Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Mustafa Ataş, gözde sinek uçması olarak tanımlanan sorunla ilgili bilgi verdi.
Prof. Dr. Mustafa Ataş, gözde sinek uçuşması olarak tanımlanan durumla birçok insanın sıklıkla karşılaştığını belirterek, “Genellikle ciddi bir sağlık sorunu oluşturmayan bu durum gözün içindeki vitreus jelinde oluşan küçük parçacıkların gölgesinin retinaya düşmesiyle ortaya çıkıyor. Kalıcı hale gelen gözde sinek uçmalarına birçok insan zamanla alışıyor ve daha az fark edilir hale geliyor. Ancak uçuşan cisimlerin sayısının artması ve ışık parlamaları şeklinde başlayan görmede bulanıklaşma söz konusu ise retina yırtılması ya da ayrılması söz konusu olabiliyor.” dedi.
Uçuşan cisimler yaşlılıkla ortaya çıkabilir
Uçuşan bu cisimlerin, çoğu zaman gözlerdeki jel benzeri sıvı olan vitreusun yaşlılığa bağlı olarak küçülmeye başlaması ve gözlerde küçük parçacıklar oluşturması sonucu kendini belli ettiği bilgisini paylaşan Ataş, “Bu lekeler gözlerinizin içinde dolaşabilmekte, retina makulasının önünde hareket ederek fark edilmektedir. Yaşlılarda daha çok görülen bu burum bir veya iki gözde gelişebilmektedir. Çoğu zaman tedavi gerekli görülmemektedir. Gözde uçuşan cisimler, zamanla gözün dibine çökmekte ve daha az fark edilir hale gelebilmektedir.” ifadelerini kullandı.
Sayısı artarsa göz muayenesi gerekiyor
Prof. Dr. Ataş, bu cisimlerin açık bir gökyüzüne, boş bir kağıt parçasına veya beyaz bir duvara bakıldığında fark edilebilen düzensiz şekiller veya noktalar olduğunu dile getirerek, “Hastalar, genellikle hareket eden siyah veya gri lekeler olarak tanımladıkları bu görüntüleri, parlak ışıkta veya beyaz yüzeylere bakarken fark ettiklerini belirtmektedir. Bu şekiller veya noktalar ‘miyodesepsi’ olarak tanımlanmaktadır. Bazen de ışık parlamaları da olabilmektedir. Özellikle yaşlılarda ve miyop hastalarında yaygın bir durumdur. Bu lekelerin sayısında ani bir artış, görme kaybı veya ışık çakmaları gibi belirtiler fark edildiğinde, detaylı bir göz muayenesi yapılması gerekmektedir. Bu belirtiler, retinada yırtılma veya ayrılma gibi daha ciddi durumların belirtisi olabilmektedir. Aslında normal olarak tanımlanan bu durum gözlerin sağlıklı olmadığı anlamına gelmez.” şeklinde konuştu.
Örümcek ve bulutlara benzetilebiliyor
Bu cisimleri tanımlamanın birçok yolunun bulunduğunu söyleyen Ataş, “Bazı insanlar bu cisimleri örümcek, amip veya bulutlara benzetmektedir. Yapılan araştırmalarda hastaların büyük bir bölümü bu cisimleri tanımlarken ‘kıvırcık çizgiler, noktalar, örümcek benzeri şekiller, iplik benzeri teller, küçük gölgeli şekiller, siyah veya çok koyu lekeler’ benzetmeleri kullanmaktadır.” şeklinde konuştu.
Belirti başlangıçta tek gözde olabilir
Ataş, sağlıklı gözlerde yaşlandıkça gözde uçuşan cisimler ortaya çıkabildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Koyu lekeler veya göz kırptığınızda veya başka bir yere baktığınızda varlığını sürdüren şeffaf bir iplik gibi küçük şekiller. Beyaz bir duvara, mavi gökyüzüne veya diğer düz parlak arka planlara bakıldığında en belirgin olan lekeler. Özellikle loş veya karanlık alanlarda şimşek veya kamera feneri gibi flaşlar. Göz uçuşması her iki gözde de meydana gelebilir. Ancak başlangıçta tek gözü etkileyebilirler çünkü her göz eşit olmayan bir şekilde dejenere olabilmektedir. Bir gözdeki vitreus daha hızlı büzülmekte, dolayısıyla uçuşan cisimler ilk önce o gözde fark edilmektedir.”
Ne zaman doktora gitmeli?
Ataş, “Aşağıdaki durumlar söz konusu ise bir göz doktoruna vakit kaybetmeden muayene olunmalıdır.” diyerek açıklamasına şöyle devam etti:
“Uçuşan cisim sayısında artış olduysa, ışık parlamaları görüyorsanız veya görmede bulanıklaşmada arttıysa, görüşü engelleyen gri bir perde varsa. Periferik (çevresel) görme kaybınız oluştuysa. Bu belirtiler ağrısız olmasına rağmen, görme yeteneğini olumsuz yönde etkileyecek bir retina yırtılması veya ayrılmasına işaret edebilmektedir. Ayrıca göz yaralanmaları veya iltihaplanma da sinek uçuşmalarına neden olabilmektedir.”
Göz doktorunun genellikle muayene sırasında bu cisimleri teşhis edeceğine değinen Ataş, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Muayene sırasında, gözlerin içini net bir şekilde görebilmek için gözler damlayla genişletilecektir. Bu işlem retinada hasar olmadığından emin olmak için yapılmaktadır. Göz doktoru doğru teşhis yapabilmek için şu soruları sormalıdır;
“Uçuşan cisimleri ilk ne zaman fark ettiniz? Cisimler neye benziyor ve genellikle aynı anda kaç tane görüyorsunuz? Cisimleri ne sıklıkla yaşıyorsunuz? Hiç görüşünüzde flaşlar gördünüz mü? Geçmişte herhangi bir göz ameliyatı geçirdiniz mi? Hiç göz yaralanması geçirdiniz mi? Görüşünüzün herhangi bir kısmı kapalı mı? (Gözlerinizin önünde bir perde olduğunu düşünün) Görüşünüzün yan tarafında (çevresel) herhangi bir gölge görüyor musunuz? Herhangi bir otoimmün hastalığınız var mı? Şeker hastalığınız var mı? Ailenizde veya kişisel retina sorunları geçmişiniz var mı?”
Ataş, yaşlandıkça vitreus sıvısı büzülmeye başladığını ve gözde uçuşan cisimler olarak bilinen vitreus sıvısında yüzen lekeler veya kalıntılar oluşturduğunu belirterek, “Zamanla, bu uçuşan cisimler gözün dibine çökecektir. Beyin ise bunları ayarlamayı ve görmezden gelmeyi öğrenecektir. Diyabetik retinopati: Bu daha az yaygın bir nedendir, ancak retinadan gelen kan vitreusa yayıldığı için koyu çizgiler görebilmektedir. Üveit hastalığı ise daha az yaygın olmasına rağmen neden olabilmektedir.” dedi.
Tedavi konusunda ise çoğu hastanın zamanla kendi kendine iyileştiği veya hastaların bu duruma uyum sağlandığının belirlendiğini söyleyen Ataş, “Nadiren, gözün içindeki vitreus jelin temizlenmesi gerekebilecek cerrahi müdahaleler de yapılabilmektedir. Ancak bu, genellikle daha ciddi vakalar için geçerli bir durumdur. Göz sağlığını korumak ve olası göz sorunlarını erken teşhis etmek için düzenli göz muayenesi yaptırmak önemlidir.” ifadelerini kullandı.
SANAYİ HABER AJANSI
SAVUNMA GAZETESİ