Dünyanın oksijeni en bol yerlerinden biri olan Kazdağları’nda apiterapi (arı terapisi) alanında önemli bir eşik aşıldı. İş insanı Muzaffer Koşan tarafından emek ve özveriyle kurulan Koşan Kazdağları Sağlık Vadisi apiterapi merkezi olarak hizmet vermeye hazırlanıyor.
Yıllarca madencilik yaptıktan sonra işlerini çocuklarına devrederek Kazdağları’nda bulduğu en temiz havaya sahip vadiye yerleşerek yaşamaya başlayan iş insanı Muzaffer Koşan, sağlıklı hayatı insanlarla paylaşması gerektiğini düşünerek buradaki yaşam alanını büyütüp profesyonel olarak işletilen sağlık tesisine çevirdi ve Kazdağları’nı dünyada söz sahibi olacak bir apiterapi merkezine çevirecek projenin ilk adımını attı. Koşan Kazdağları Sağlık Vadisi önceki gün gerçekleştirilen ön açılışında Almanya'nın ve Avrupa'nın apiterapi alanındaki en ünlü uzmanlarını buluşturdu.
Balıkesir Tıbbi Aromatik Üreticiler Birliği (BALTABBİR) başkanlığı da yapan iş insanı Muzaffer Koşan hayatını adadığı fitoterapi ve apiterapiyi yaygınlaştırmak, geliştirmek için sektörün önde gelenlerine verdiği davette doğal sağlık turizminin ülkemizde daha hızlı gelşmesi için doktorundan arıcısına, kamu yöneticilerine kadar herkesin daha çok çabalaması gerektiğini vurguladı.
50 dönüm üzerine kurulu, 30 yataklı glamping çadır, bungalov, taş evler ve serender evler ile terapi alanlarından oluşan Koşan Sağlık Vadisi'ndeki tanıtım toplantısına Havran Kaymakamı Enver Özderin, Havran Belediye Başkanı Emin Ersoy, Almanya Apiterapi Başkanı Arno Bruder, Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi, Apiterapi Derneği Başkanı ve Uluslararası Apiterapi Federasyonu Başkanı Doç. Dr. Ali Timuçin Atayoğlu katıldı. Kazdağları’nın havası en özel yerlerinden olan bir vadide kurulan tesiste sağlık ve apiterapi turizmi ile yerli ve yabancı sağlık turizminin dikkati bölgeye çekildi.
“Havası en güzel yeri bulup yerleştim”
Çocukluğundaki doğal köy hayatına dönmek için Kaz Dağları’na geldiğini belirten Muzaffer Koşan, “Marmara Bölgesi'nde çeşitli iş derneklerinde başkanlıklar yaptım. Baktım ki çok yoruluyorum. Burada havası en güzel yeri bulmak için Dokuz Eylül Üniversitesi'ne hava ölçümlerini toprak analizlerini yaptırdım. Oksijeni en bol olan yerin burası olduğu ortaya çıktı. Sonra burada nasıl organik yaşayabilirim ve eski köy hayatıma nasıl dönerimi düşündüm. Zeytinlikler aldım. Bir marka yarattık. Sağlıklı yaşamı doğada buldum. Ne kadar çokm şifalı bitki olduğunu keşfettim. Kendim için toprakla, bitkilerle, arılarla iç içe yaşamaya başladım. Ardından bu güzellikler içindeki doğal hayatı başka insanlara tanıtma ve yararlandırma fikriyle tesisi hayata geçirdim.” diye konuştu.
“Arıterapi daha çok tanınacak”
Tesis ve apiterapi hakkında bilgiler veren Muzaffer Koşan, “Sağlık iki şeyden geçer. Bunlardan biri psikoloji diğeri de boğazdır. Bugüne kadar ne yediğimi fark etmemişim. Kaz Dağları'na gelince fark ettim. Kan değerlerimi önceden ölçtürdüğümde, kolesterolüm yüksekti. Buraya geldim yirmi beş yaşındaki gencin kan değerleri çıktı. Tamamlayıcı tıp, bitkilerle, arılarla terapi çok önemli. Türkiye Apiterapi Derneği’ne danıştım ve araştırdım. Onlarla devam ediyoruz. Arı havası ve arı çalışmaları yapacağız. Arılar canlı canlı çalışıyorlar. Arıların olduğu yerde 10 dakika oturduğunuzda sizi dinlendiriyor. Hastalıklara da iyi geliyor. Ancak ben bunu bizzat deneyimliyorum. Hocalarımdan ders alıyorum. Ülkemizde apiterapiyle ilgili olarak açılım yapmak gerekiyor. Apiterapi Türkiye’de yeni yeni tanınıyor, daha da çok tanınacak ama Rusya bunu 70 yıl önce, Almanya 60 yıl önce tanıtmış. Maalesef biz geç kalmışız, ülkemizde çok bilinmiyor. İnsanlara arılarla tedavi dediğimde ‘Arılarla tedavi mi olur?’ diyorlar. Bunun adı tamamlayıcı tıptır. Burada yurtdışından, yurt içinden doktorlar eğitim alacaklar. Tabi bu süreç Apiterapi Derneğimiz ile eşgüdümlü içinde ilerleyecek” ifadelerini kullandı.
“Burada her şey doğal”
Tesisin apiterapi merkezi olmasının yanı sıra tamamen doğal yiyecek ve içeceklerle hizmet vereceğinin altını çizen Muzaffer Koşan, “Yiyecekleri ve içecekleri de gücümüz yettiğinde burada yetiştiriyoruz. Örneğin buradan topladığımız lavantalarla lavanta balı yaptık. Dağ çayımız var. Onu da takviye gıda olarak ürettik. Resmi kurumlardan da gerekli izinlerini aldık. Kendi nanelerimizden nane çayı, nane yağı yaptık. Bunların dışında çok fazla doğal ürünümüz var. 30 çeşit bitkimiz var. Herkesi sağlığa davet ediyorum. İnsanların stresten kurtulması ve kendini sevmesi gerekiyor. Hayatımızda sağlığın çok önemli olduğunu burada anladım. Yoğun tempodan uzak duralım ve gıda tüketiminde de doğal şeyleri yemeye çalışalım. Bunu evlerimizde de yapabiliriz. İnsanlar balkonlarda yetiştirilen süs bitkilerinin yanına tıbbi aromatik bitkileri de yetiştirip taze taze yesinler” diye konuştu.
SANAYİ HABER AJANSI
SANAYİ HABER AJANSI