ABD ve Batılı ülkelerin sürekli baskıları sonucu çözülemeyen Rusya-Ukrayna çatışması devam ederken, ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde Gazze’de ateşkes karar tasarısını defalarca engellemesi, Filistin halkının Ramazan ayını bombardıman altında geçirmesine neden oldu.
ABD ve Batılı ülkelerin sürekli baskıları sonucu çözülemeyen Rusya-Ukrayna çatışması devam ederken, ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde Gazze'de ateşkes karar tasarısını defalarca engellemesi, Filistin halkının Ramazan ayını bombardıman altında geçirmesine neden oldu. Bu durum, Güney Kore'de 18-20 Mart tarihleri arasında gerçekleşen ABD liderliğindeki 3. “Demokrasi Zirvesi”nin ironik bir zamanlamasıydı; bu tarihler, ABD ordusunun 21 yıl önce Irak'a savaş açtığı güne denk geliyor. Bugüne kadar Irak halkı, ABD'nin “demokrasi ihracatı” sonucu ortaya çıkan terörizm, mezhep çatışmaları ve etnik rekabetler gibi olumsuz sonuçlardan muzdarip.
Mart ayında, ilkbahar atmosferi içindeki Beijing'e dikkatler çevrildiğinde, 200'den fazla konuk, 3. “Demokrasi: İnsanlığın Ortak Değeri” Uluslararası Forumu'nda demokrasinin gerçek anlamını ve karşılıklı anlayış yolunu tartışmak üzere bir araya geldi. “Çok Kutuplu Dünyada Demokrasi ve Küresel Yönetişim” konulu forumda katılımcılar, mevcut küresel yönetişim mekanizmasının işlevsiz olduğu ve yalnızca “ortak istişare, ortak inşa ve paylaşım” anlayışının uygulanmasıyla uluslararası ilişkilerin demokratikleştirilebileceği konusunda hemfikir oldu. Bu yaklaşımın, çeşitli ülkelerin insanlığın uygarlık ilerlemesini birlikte hızlandırabileceği görüşü savunuldu.
Dünya, yüzyılın görmediği büyük bir değişimle karşı karşıya; uluslararası güç dengesi derinlemesine değişti, gelişmekte olan ülkeler dünya sahnesinin merkezine doğru adım attılar ve mevcut küresel yönetişim mekanizması gerçek ihtiyaçları karşılamaktan uzak. Çin, her zaman “ortak istişare, ortak inşa ve paylaşım” anlayışını savunarak, tüm ülkelerin birbirlerinin çıkar ve endişelerini gözetmesi gerektiğini vurguladı ve tek taraflılığa karşı çıktı. Çin, çok kutupluluğu ve çok taraflılığı teşvik ederek hegemonyacılığa ve güç politikalarına net bir şekilde “hayır” dedi. Çin'in küresel yönetişim sisteminin sürekli iyileştirilmesi ve geliştirilmesi yönündeki planı, birçok gelişmekte olan ülkenin takdirini ve desteğini kazandı ve uluslararası ilişkilerin demokratikleştirilmesi için pratik ve etkili bir yol sundu.
Bazı ülkelerin “kurallara dayalı uluslararası düzeni” savunarak kendi iradelerini ve standartlarını başkalarına dayatma girişimleri ve genel kabul gören uluslararası hukuk kurallarını, birkaç ülke tarafından formüle edilen kurallarla değiştirmeye çalışmaları karşısında uyanık olmak önemli. Bu, dünyaya sadece daha fazla istikrarsızlık getirecek ve uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesine zarar verecektir. Uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesinin sürekli gelişimi ve ilerlemesini teşvik etmek amacıyla, uluslararası toplum, uluslararası işlerin birkaç büyük güç tarafından tekel altına alınmasına ve ülkelerin güç konumlarına göre sınıflandırılmasına karşı çıkmak zorunda. Bu, tüm ülkelerin “sofraya” eşit bir şekilde oturmasını, uluslararası işlere eşit bir şekilde katılmasını ve insan uygarlığının ilerlemesini hızlandırmasını güvence altına alacaktır.
SANAYİ HABER AJANSI
SAVUNMA GAZETESİ